13 Temmuz 2011 Çarşamba

Eski sevgiliye yazılan yazılarda hep tuşlara daha hızlı basılır , bıraksan boşluğabilegerekyokbaksuandaolduğugibi..
Ama yok yok bu eski sevgiliye yazılan bir yazı değil hiçbir zaman da öyle olmaz. Eski ait bir ''şey''e yazılan bir yazı olur sadece. İçinde kalan ne varsa buraya yazmak istiyor insan bile denmiyor çünkü suan bunu yazıyor olmak bile bi bencillilk. Kendi kafanı dağıtmak için bu ara bu hayattaki her şey.
Uzağa geliyorsun bazen bazı şeyleri bir süre hatırlamamak için. Ama yanında götürdüğün şeyler oluyor valizine koyup hiç giymediğin bir elbise gibi seninle geliyor ve tekrar dönüyor seninle. Sadece ağırlık yapıyor, yer kaplıyor..
Hayatımda hacminden fazla yereden insanların benimle geldikleri bu yerlerde benden ayrı takılmalarını istiyorum. Tamam kafamda benimle geldin ama git bi hava al ya gitbi uzak dur ya. Gerçekten zorlana zorlana kafa dağıtmayı gerçekleştirmak isteyince olmuyormuş ben onu anladım. Bak yine hata yapıyorum ''plan yapma! '' . Ben bir yere giderken sadece serin olursa diye bir ceket almak istiyorum mesela. Ne gerek var öyle valize bavula... Herkese gidiyorum ben der gibi o valizi elde tutuş.. Sonra yanlız kalmak istiyorum desen de eline valizi alıp gelen bir kaç kişi mutlaka oluyor arkada..
Seni İstanbul'da sanıp aradıklarında sen İzmir'den çık mesela. Gerçekten kafa dağıtmaya gidişler böyle olmalı. Planlar olmamalı , yap-ma-ma-lı-yım!
Her şey planlı olunca çok zor.. Olduğu gibi olması daha bir zor.. Ama düşününce daha zor şeyler bulup rahatlıyor insan.
Günün en güzel saatini yani 18:00 ve 02:00 arasını çalışarak geçirdiğin bi yerde kafa dağıtmak çok zor değil aslında. Bir tatil yerinde öğlen saat 14:00 civarlarında uyan bir şeyler yap et hooop çalışma saatini gelsin çalış sıcak gitsin bi rahatla bi oh de. Gerçektn simdilik bunun düşüncesi bile güzel-di. Güzeldi diyorum çünkü artık sona erdi ve ben İzmir' Çesme dolaylarındaki 10 günlük maceramın ardından kutsal topraklara -İstanbul'a- adım attım ve bu geceserin bir yaz akşamının en güzel anlarından biri olan açıkhava konserinde MFÖ rüzgarına kapılacağım.

9 Temmuz 2011 Cumartesi

ee normal değil mi ?

+nasılsın?
-normal..

Bir adam tanıdım e tanımam çok normal, bir adam sevdim e sevmem çok normal.. Ama normal olmayan şeyler oldu sonra. Sonra anormal oldu her şey e anormal olması da normal ..Bu kadar normallik varken su hayatta ona soruduğum Nasılsın sorusunun cevabı da hep ''normal'' oldu. Her şeye normalmiş gibi bakmam gerekti ondan sonra. Normalliğe adadık kendimizi. Yapılan her davranışa ''ee normal'' tepkileri verdik beraber.

Şimdi de normal her şey. Olması gerekenler olmadı hiçbir zaman aslında. Olması gerekenleri kime göre neye göre olduğuna daldık ve zaman geçti.Masadan kalkma vakti geldi, hep ikimizden birinin bir yere gitmesi gerekti. Hep birimizin işi vardı. Lafı yarıda bırakıp ''ne zaman istersen kalkalım''lara geçtik bir anda. Orda şair hadi kalkalım artık demek istedi hep. Ya geç olmuştu ya da biri bekliyordu.


Şimdi otursak masaya ne benim gitmek gerekse ne onun işi çıksa.. Kalsak öyle orda evet evet bir bira daha..